Related Articles
Yeni eğitim öğretim yılının ilk haftalarının deneyimlendiği bu günlerde, okula ilk adımı atan çocuklarımızın anne babaların ortak kaygısı ‘çocuğum okula hazır mı nasıl anlarım ‘? ‘Okula uyum sağlayabilecek mi ‘? Okula başlama süreci hem aile hem de çocuk için kaygı ve heyecan verici bir süreçtir. Her anne baba için çocuğu biriciktir onun, doğduğu andan itibaren gelişen her süreçte heyecan endişe duymaktadır ilk adımlardan, ilk kelimelerinden, büyüyüp kendi kendine yetebilecek düzeye ulaşana kadar imkânları ve içinde bulunduğu şartları doğrultusunda en mükemmelini ve en iyisini yapmak için adeta koşullanmış gibidir. Çocuğun ilk kez tanışıp deneyimlediği her şey bizim için heyecan verici olduğu kadar aynı zamanda kaygı hali de yaratır. Nasıl ki ilk adımlarını atmaya başlaması içimizi kıpır kıpır ettirse de düşeceği bir yerlere çarpacağı endişesini hissederiz, eğitim hayatının ilk basamağı olan bu süreçte de benzer duyguları taşırız. Okula adapte olabilecek mi? Akranları ile arkadaşlık kurabilecek mi?. Kişisel ihtiyaçlarını karşılayabilecek mi?. Okula ve getirdiği kurallara uyum sağlayabilecek mi? gibi sorular zihnimizi ve gündemimizi bir hayli meşgul eder
Gereğinden fazla endişe ve kaygıya sahip olmamız, çocukta okulun korkulacak ve kaygı yaratacak bir yer olduğu düşüncesine kapılmasına neden olacağı için, bu konuda onların yanında temkinli olmak okulu sevmesi ve okula uyum sağlaması için yapılması gerekenlerin başında gelir. Temel eğitimi için ilk tohumların atılacağı bu dönemde her şeyden önce çocuğun doğru yaşta okula başlaması gereklidir.
Okula başlama, çocuğun ilk kez evinden ayrıldığı ebeveynleri olmadan ihtiyaçlarını kendisin karşıladığı, toplumsallaşıp sosyalleştiği bir dizi uyması gereken kuralların ve uyaranların olduğu bir ortamdır. Okula başlaması için yeterli olgunluğa ve düzeye erişememiş çocuğu okula başlatmak olumsuz okul deneyimleri kazanmasına sebep olur bu erken dönemde tecrübe ettiği olumsuz deneyimler özgüvenin kırılmasına, kendisini yetersiz ve başarısız olarak algılamasına ve okuldan soğumasına yol açar. Oluşan bu olumsuz kimlik algısı zihinsel ve ruhsal gelişimi üzerinde de baltalayıcı etkilere neden olur. Erken yaşta okula başlayan çocuklarda ayrılık anksiyetesi daha fazla görülür. Kurallara uymada, dürtüleri kontrol etmede, dikkati sürdürme ve yoğunlaştırmada güçlük çeker. Bu becerileri henüz kazanmamış ve yeterli zihinsel, fiziksel ve sosyal yetilere ulaşmamış çocuktan tüm bunların gerektirdiği şekilde davranması beklenir. Sınıfta uyumu konsantrasyonu bozduğu, arkadaşlarının dikkatini dağıttığı yönünde sürekli ikazlar alarak, öğretmeni ve akranları tarafından olumsuz değerlendirmelere maruz kalmasına sebebiyet verir. Bu sorunlu davranışların ve beklentilerin karşısında daha öfkeli, otoriteye karşı negatif, saldırgan veya içe dönük bir yaşam tarzı benimsemesine neden olabilmektedir.
Bu negatif etkilerden korumak ve önlemini almak biz ebeveynlerin görevidir. Geleceğe mutlu, sağlıklı ve üretken bireyler bırakmak istiyorsak, okula başlaması için yeterli okul olgunluğuna ulaşmasını beklemek ve aceleci davranmamak gerekir.
Öz bakımını kendi başına yapabilecek düzeye ulaşmıştır.( Tuvalet ihtiyacını ve temizliğini kendisi yapabilir. Fermuarını kendisi açıp kapayabilir düğmelerini ilikleyip açabilir). Kalemi düzgün tutabilir. Makas kullanabilme becerisine sahiptir, bir şeyleri katlayıp kesebilir, yapıştırabilir. Söylenenleri anlayıp, aralarındaki neden sonuç ilişkisini kavrayabilir, kendisini yeterince ifade edebilir. Kişisel eşyalarını tanıyıp, ayırt edebilir. Kuralları ve sınırları tanımada ve uymada güçlük çekmez. Kendisine verilen görevleri kavrayıp yerine getirebilir.
Doğru Yaşta Okula Başlama Niçin Bu kadar Önemli?

Çocuğun İlköğretime Geçişini Kolaylaştıracak Bazı İpuçları

- İlköğretime geçişte zorlanmaması ve okula hazırlaması için oku öncesi eğitim mutlaka sağlanmalı.
- Evde zihinsel, sosyal ve fiziksel gelişimlerine katkı sağlayacak nitelikteki oyunlara teşvik edilmeli.
- Aile içinde yaşına uygun olacak şekilde bazı kararları almasına fırsat verilmeli.
- Sorduğu soruları ilgiyle cevaplayıp, üzerinde konuşmalar yapmalıyız. Kesinlikle savuşturmamalı ve önemsizmiş gibi hissetmesini sağlayacak tutum ve davranışlardan kaçınmalıyız.
- İlgisini çekecek kitaplar okumalı, hikâyeler oluşturmasını isteyip yaratıcı düşünmeye ve fikirler üretmesine teşvik etmeliyiz.
- İş birliğine dayalı oyunlar oynayıp kaybettiğinde olumsuz duygulara katlanması gerekliliğini öğrenmelerini, baş etme yöntemleri geliştirmelerini sağlamalıyız böylelikle sonra ki dönemler için akran ilişkilerinde uyumlu davranışlar sergilemelerinde kolaylaştırıcı olacaktır. Yapılan araştırmalar iş birliği yapmakta direnç gösteren çocukların arkadaşları arasında daha az sevilip tercih edilmelerine karşın iş birliği yapmaya yönelik tutum sergileyen çocukların sosyal ilişkilerinin yükseldiği bulgulamıştır.
- Yaşına ve gelişimine uygun sorumluluk sahibi olmaya teşvik edici görevler vermeliyiz yatağını toplamak, pijamaların katlamak, oyuncaklarını toparlamak, yemek masasına tuz, ekmek sepeti ve peçete koymak gibi.
- Uyku saati, diş fırçalama zamanı ve yemek yeme saatlerini belli bir rutine bağlamalı ve istikrarlı şekilde sürdürmesi gözlemlenmeli.
Okula Başlamaya Hazırlanan Çocuklarda Bulunması Gereken Bazı Özellikler
