Duygusal olarak ulaşılamaz insanlara olan eğilimler ve bu eğilimlerin kökenleri her daim merak edilen konuların başında gelmektedir. Açıkçası bu durum, çocukluk döneminde yaşanan deneyimlerin bir yansımasıdır. Karşılanmamış ihtiyaçlar, sevgiye duyulan açlık ve değer görmeme gibi duygusal yaralar, romantik olarak ulaşılamaz bireylere çekilme eğilimini tetiklemektedir. Bu çekilme, bir anlamda, çocukluk dönemindeki incinmelerin tekrarıdır.
Çocukluk döneminde yaşanan deneyimler, bireylerin gelecekteki ilişki dinamiklerini şekillendirir. Eğer bir çocuğun, sevgi, kabul ve değer görme ihtiyaçları karşılanmamışsa, bu durum ilerleyen yaşlarda romantik ilişkilerde sevgisizlik hissiyatına ve ulaşılmazlık eğilimine dönüşebilir.
Romantik olarak ulaşılamaz bireyler, içlerindeki çocukluk yaralarını ilişkilerine taşır. Bu yaralar, geçmişteki sevgi eksikliği ve değersizlik duygularının bir yansımasıdır. Romantik ilişkilerde sevgiyi kabullenmekte zorlanırlar, çünkü derinlerde, sevginin karşılıksız ve geçici olduğuna dair bir inançları vardır. Sevgiye olan açlıklarını karşılayamayan çocuklar, bu ihtiyaçları romantik ilişkilerden beklerler. Ancak, bu beklenti genellikle karşılanmaz ve sevgisizlik duygusu derinleşir.
Bu döngüyü kırmak için, öncelikle kendi içsel dünyamıza dönmeli ve yaralarını tanımalıyız. Bu, bazen acılı bir sürecin başlangıcı olabilir. Ancak bu adım, iyileşmenin ve sağlıklı ilişkilerin temelidir.
Sevgiyle
Uzm. Klinik Psikolog