Related Articles
Güzellik algılarının sık sık yanlış anlaşıldığı ve belirli ideallere uyma baskılarının bunaltıcı olduğu bu dünyada, birçok insanın sessizce verdiği bir savaş var! Anoreksiya ile mücadele. Klinik pratikte edinmiş olduğum deneyimimle, bu hassas konuyu ele almak ve bazı önemli uyarılarda bulunmak istiyorum
Anoreksiya, bilinen aksine sadece kalori hesaplamalarıyla ya da beden imajı ile ilgili bir mesele değildir. Adeta eksik parçaların bir araya gelmesiyle oluşan bir mozaik gibi, her bir parça içsel sıkıntıların, gizli çağrıların ve yaşanmışlıkların bir hikayesini anlatmaktadır. Klinik yaşantımda, bu hikayelerin derinliklerine dalıp onlarla birlikte defalarca kez yolculuk yapmış bir psikolog olarak, hepimizin anlaması gereken önemli bir noktaya değinmek istiyorum. Anoreksiya, zihnin hissettiklerini haykırma biçimidir.
Bir tabloyu düşünün, karmaşık ve canlı; her fırça darbesi bir düşünceyi, bir korkuyu veya bir özlemi yansıtır. Şimdi bu tabloyu ince bir örtüyle örtülü hayal edin, altındaki görüntüyü bozan bir örtü. İşte anoreksiya tam olarak bu örtüye benzer öz imajı ve beden algısını tamamen bozar. Zihin, bu bozuk görüntülerle mücadelesini birilerinin yüzeyin altındakileri görebileceğini umarak iletmeye ve anlamlandırmaya çalışır.
Anoreksiya buzdağının görünen kısmıyla başlar. Algılanan bir eksiklik veya tatminsizlikle başlayan bu süreç, daha derinlerde bulunan yetersizlik hissi, kontrol arzusu veya çözülememiş çatışmalar gibi nedenlerle şekillenir; yani sözcüklere dökülmesi zor duyguların büyük bir kısmı buzdağının altında saklıdır. “Merhaba herkes, her şeyin üstesinden gelemem veya geçmişimi değiştiremem, ancak kendimi kontrol edebilirim, görüyor musunuz?” demek gibidir. Daha derin duygusal savaşları, sağlıksız bir şekilde ele alsa da bir başa çıkma mekanizmasıdır.
Sonuç olarak, anoreksiya sadece fiziksel bir mücadele değildir; anlayış, empati ve iyileşmeye yönelik bir çağrıdır. Toplumun fiziksel görünüşlere olan takıntısı, içsel savaşların temelini oluşturmuştur. Bu eski düşünce kalıplarını değiştirmeli kendimize ve diğerlerine şunu hatırlatmalıyız, değerimiz görüntümüzden ibaret değildir.
Bu nedenle, bir arkadaşınızın yiyeceklere karşı takıntılı hale geldiğini fark ederseniz, ona kulak verin. Yargılamadan dinleyen, yüzeyin altındakileri gören kişi olun. Bir ressamın eserinin katmanlarını ortaya çıkardığı gibi, anoreksiya ile mücadele edenlerin katmanlarını ortaya çıkaralım. Dinleyelim, anlayalım ve birlikte mücadele eden destekleyen bir toplum olalım. Güzelliği sadece dış görünüşle sınırlamayalım! değerimizin kim olduğumuzdan, ne olduğumuzdan değil! var olmakla ilgili olduğunu hatırlayalım.
Burcu KORAY
Uzm. Klinik Psikolog
Psikomood Terapi ve Eğitin Merkezi